Sayfalar

26 Şubat 2013 Salı

YDS- Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı İçin Son 24 Saat

     4 Ocak 2013 tarihli ve 28518 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile Kamu Personelinin Yabancı Dil Bilgisi Seviyesinin Tespitine Dair Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Anılan Yönetmelik uyarınca Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça dilleri için Mart, Nisan, Mayıs ayları içerisinde bir kez ve Eylül, Ekim, Kasım ayları içerisinde bir kez olmak üzere yılda iki kez; Bulgarca, Çince, Danimarkaca (Danish), Ermenice, Farsça, Gürcüce, Hollandaca (Dutch), İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Macarca, Portekizce, Rumence, Sırpça, Ukraynaca ve Yunanca dillerinde ise Mart, Nisan, Mayıs ayları içerisinde olmak üzere yılda bir kez yapılması öngörülen Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavının (YDS) ilk uygulaması olan 2013-YDS İlkbahar Dönemi Sınavı 7 Nisan 2013 tarihinde uygulanacaktır.

     Sınava başvurular 27 Şubat 2013 tarihinde mesai bitimi yani 17.00'da sona erecektir. Sınava başvurunun son günlerinde yapılan başvurular nedeniyle Başvuru Merkezlerindeki yoğunluğun sizi etkilememesi adına akşam saatlerine işinizi bırakmayınız.

     Adaylar, 2013-YDS İlkbahar Dönemi Kılavuzu ile Aday Başvuru Formuna başvuru süresi içinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.trinternet adresinden ulaşabileceklerdir. Kılavuz dağıtımı ve satışı yapılmayacaktır. Kılavuzda; başvuru, sınav, değerlendirme, sınav sonuçlarının kurumlarca kullanımı ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Sınava başvuracak adayların bu kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir.

     YDS'nin KPSS'de etkilediği puan türlerine ulaşmak için Tıklayın.

16 Şubat 2013 Cumartesi

Anadolu Üniversitesi AÖF sonuçları dün açıklandı !


9-10 Şubat'ta yapılan, AÖF 2013 yılı Güz dönem sonu sınavının soruları ve cevapları açıklandı. Anadolu üniversitesi AÖF sınavı soruları ve bu soruların cevapları için TIKLAYIN 
AÖF final sınav sonuçları dün açıklandı
AÖF final sınav sonuçları için TIKLAYIN

5 Şubat 2013 Salı

Migros,Carrefour, Şok, BİM Vs. Ulusal Marketlerin Ölümcül Günahı Ve Yerel Marketlerinde Bu Günaha Ortaklığı...

Yukarıda ki başlıkta adı geçen marketlerin hepsinin birbirine oldukça yakın olduğu bir bölgede yaşıyorum. Malum kış ayları ve yüksek meyve sebze fiyatlarıyla karşı karşıyayız. Adına domates dedikleri turuncu renkli tatsız tuzsuz bir bitki var reyonda benim kafamda ki domates tanımına uymayan. Ve buna benzer sahte bitkiler... 

Fiyatına bakıyorum ki 3.5 tl yok artık diyorum Acun gibi yok artık. Yazın 5 kilosunu 1 tl ye aldığımız domates şimdi 17 katı bir fiyatla karşımızda. Ne değişti de bu fiyat bu kadar yükseldi. Aklıma birden finansal kitaplarında okuduğum bir terim geldi "işletmenin ölümcül günahları". Evet sebeb buydu insanların, doğanın ve ekonominin o anki kötü durumundan faydalanarak astronomik rakamlarda satış yapıp yüksek kar elde etmek. Küçük bir hesapla bunu anlamak mümkün zaten evet kış şartları hava soğuk bunun bir maliyeti var ama devir eski devir değil teknoloji gelişti ve kış şartlarının maliyeti düştü kaldı ki maliyetler düşmese bile yaz aylarına göre 17 katı bir maliyet söz konusu ile değil.

Gelelim marketlere fiyatlar bu kadar yüksek olunca insanları doğal olarak talebi azalıyor hatta yok oluyor. Sonuç mu? Basit marketlerin yanındaki çöp bidonlarında kasa kasa çürümüş domates vs. sebzeler. Satamıyorlar satamazlar da çünkü o fiyattan insanlar domates alabilecek bir ekonomik duruma sahip değiller. Çünkü burası Türkiye ve asgari ücret ve altıyla geçinen o kadar çok insan var ki bu insanlar maaşlarının önemli bir kısmını 4 kilo domatese veremezler.

Şu marketler şu ürünleri uygun fiyattan satsalar da insanlar da alsa hem marketler bu ürünleri çöpe atarak zarar etmeseler hemde askeri ücretle geçinen insanlarda kışın bir şeyler yiyebilse... Ne güzel olur...

1 Şubat 2013 Cuma

"Kim bir milyon ister?"de Boğaziçiliyim, "Evlen benimlede" Her Şeyi Yaşadım...

      Bir insan büyük konuşmayı sevmiyorum dedikten sonra kalkıp her şeyi yaşadım der mi? Der çünkü bu insan oğludur. Her zaman kendini üstün göstermeyi sever insanoğlu. Öyle bir konuşur ki dünyada ondan daha fazla acı çeken olmamış ve bir insanın sahip olabileceği en üst düzeydeki ilime ulaşmış gibi zannedersiniz.

      Ne kadar büyük bir yanılgı! Ne kadar yanlış bir hayat görüşü! Bir insanın unutmaması gereken en önemli şey beterin beteri olması ve bilginin ilmin sınırının olmamasıdır. Beterin beterini unutan insan der ki benden daha kötü durumda kimse yok. Ve bunu der demez çoğunlukla insan daha kötüsüyle karşılaşır ve anlar ki sahibim diye övündüğü tecrübesi aslında hiçbir şeydir, öğreneceği çok şey vardır ve gerçek tecrübe budur ama çok geçtir insan oğluna hatayı yaptıran en büyük sebeblerden biri ben hata yapmam demesidir.

      Bilginin sınırsızlığını unutan insan der ki ben biliyorum siz ise benden daha az şeyi biliyorsunuz. Bunu bu kadar açıkca belirtmese de yüzündeki ifade bunu gösterir. Hiçbir diploma hiç bir okul size ilimde öncülük tanımaz. ilim diplomayla değil insanın bilmediklerini bilmesiyle olur. Bilmediklerini bilme insana daha çok öğrenme isteği verir ve araştırırsınız. Ama derseniz ki ben biliyorum işte o zaman ilminiz sizin sadece hiçbir şey olmanıza yarar.

      Bu konuya şu günlerde en çok "kim bir milyon ister?" isimli yarışmada karşılaşıyorum birisi çıkıyor "Odtü'lüyüm, Boğaziçi'liyim, Robert koleji mezunuyum... diyor yada Babam dünyanın en bilgili insanıdır v.s. gibi ifadeler kullanıyor ve bunu argoda kelimenin tam manasıyla "artistçe" yapıyor. Bilmemek hiç bir zaman ayıp değildir ama üç kuruşluk bilgisiyle yada üç kuruşluk diplomasıyla övünmek her zaman ayıptır. Evet o insanın odtülü olması her şeyi bileceği anlamına gelmiyor ama odtüde okuması da artistlik yapmasını da gerektirmiyor.Yok hadi artistliği yapıyorsun 1000000 tl'yi alıp gideceksin oradan ki; insanlar helal olsun adama desinler yoksa insanlar tabi ki sizi eleştirir 1000 tl ile oradan ayrılınca.

      Ve Esra Erol'un "Evlen Benimle..."si adam 20 yaşında gelmiş tecrübeden, yaşadıklarından, olgunlaşmadan  ve yaşadıklarından bahsediyor. Ve daha önce yaptığı kötü şeylerle övünüyor. Yani durum ortada bu insan neden bahsediyor ne tecrübesi bu? Kötü şeyler yapmaktan utanmak yerine ben bunların hepsini yaptım diye övünüyor. Ve insanların kendisine inanmasını bekliyor.

      İki programda hoş programlar iyi niyetli programlar... Zaten programlarla ilgili bir sıkıntı değil bu insanlarla ilgili genel bir sıkıntı bu ama bu tür insanlara buralarda biraz daha sık rastlıyoruz.