Sayfalar

28 Aralık 2012 Cuma

Ne Demiş Can Dündar...

    “Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken, “içine atan”, sessizliğe gömülüp kendi dehlizlerinin karanlığında yapayalnız kabuslar görmeyi seçmiştir?Anlatmazlar ki bilesiniz… Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden, kimi dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır.” Demiş Can Dündar...

    Ne kadar da doğru söylemiş, konuşmayan insanlar hep yanlış anlaşılır şu dünyada , kimse onların ne için sustuğunu gerçekten bilmez... Ya burnu kaf dağında derler, ya asosyal derler, ya bizi beğenmiyor derler, yada tuzu kuru onun derler... Aslında bu söylediklerinin doğru olmadığını kendileri de bilirler ama aslında konuşmayanları merak etmeyişleridir bunlara bu bahaneleri ürettiren. Çünkü etraflarında ki konuşkan ama yapay insanlar yetiyordur onlara, onlar yapay dünyanın şâşâlı görünüşüne aldanmışlardır çoktan... Ve bu yapay dünyanın dışındakiler onlar için çokta önemli değildir, o dünyanın dışındakilere ya bir kez şans verirler yada hiç. Çünkü bu zihniyet kendine benzeyeni sever yani sahte olanı, diğerlerini kendine benzemiyorsa dışlar hiçbir yanlışını görmese de... Diğerleri saf altın kıvamında bir insan olsa bile fark etmez onlar için saf altında ötekidir çünkü... Aslında bu durumu özetleyen trajikomik olaylardan bir tanesi de bir sevgilinin diğerine sen benden daha iyilerini hak ediyorsun diyerek ayrılmasıdır... Madem o kadar değerli neden bırakıyorsun ki onu. Burada konu o kişinin değeri değildir aslında o kişinin öteki olmasıdır kendine benzetememesidir ona bu lafları söyleten asıl sebep. 

     Aslında sebep kişiye kendin ol diye dayatan toplumun kendinden farklı olanı dışlamasıdır. Konuşmayan yada konuşamayan birini gördüklerinde sebebini merak etmek yerine, o konuşmuyorsa biz konuşalım demek yerine, toplumun bize ne? demesidir... Umursamamasıdır... Anlıyışsızlığıdır...

20 Aralık 2012 Perşembe

Geldik mayanın son gününe... :)

   Geldik mayanın son gününe... Lakin biz o takvimi kullanmıyoruz... O yüzden sorun yok. Astrolojiye inanmak yada inananları anlamak güç. Bazıları vardır inanmadıkları halde eğlencesine ilgilenirler astrolojiyle ama bazıları tamamen hayatlarını ona göre şekillendirmeye çalışıyorlar. İnsanlara saygı duymakla beraber çok yanlış bulduğum bir durumdur.

      Birisi zamanın behrinde oturmuş bir takvim yapmış, yada yaparken canı sıkılmış bir yerden sonra bırakmış. Zaten kullanmadığınız bir takvim bitiyor diye niye dertleniyorsunuz ki... İlginç Hadi bir kısmı anlarım inanıyoruz derler. Ama kendi dininde astrolojinin yeri olmayanlar da bunun peşine düşerlerse işte onu anlayamam. Bu kadar insan bir şey bilmiyor da siz mi biliyorsunuz derseniz emin olun ki bu duruma inananlardan çok daha fazla inanmayan var. Ve bu durumu abartıp erzak depolayanlar vs. peki bu durum olmayınca ne yapacaksınız onu merak ediyorum...

15 Aralık 2012 Cumartesi

Yeni Aöf Sıkıntıları ve Aöf Denetim ders notları

     Yeni aöf yılımız hayırlı olsun... Yine karın ağrılarıyla geçireceğimizin belli olduğu yeniliklerin, yeni düzenlerin yerleşmesini bekleyeceğimiz bir yıl. Biraz önce bir araştırma yapayım şu denetim dersiyle ilgili bir not bulayım, belki örnek sorular yayınlanmıştır bir bakayım dedim ve yine bir şey bulamadım. Çünkü aöf yönetimi yeni dersleri yayına sokmayı hala akıl edememiş ki yerinde hala Muhasebe denetimi dersinin eskimiş dökümanları vardı. Ne yazık ki diğer derslerde de durum aynı. Aöf'ün kendi sitesinde hiç bir şey yok. 

     Neden bu durum bu şekilde devam ediyor hala anlamadım hani aöf de örgün öğretim düzeyine çıkacaktı. İki anlaşılmaz kitap vermeyle örgün öğretim düzeyine çıkılmaz. Bu kitapları okuyan kişinin anlaması gerekir ki sınavda başarılı olsun. Açık öğretimden ekmek yiyen dershaneler de olmasa bu aöften mezun olmak tamamen hikaye olur benden demesi... :P
----------------------------------------------------------------------
Not:
(Arkadaşlarına yardımcı olmak amacıyla şu derslerin notlarını bulan, hazırlayan ve paylaşmak isteyen varsa yoruma belirtsin linkleri paylaşalım insanlarda rahatlasın...)

2 Aralık 2012 Pazar

Arkadaş, akraba, eş, dost, sms, vs...

      Artık toplum olarak o kadar asosyal bir hal aldık ki sormayın gitsin... Eskiden derlerdi ki Anadolu insanı samimidir, sıcak kanlıdır vs. artık hepsi geride kaldı. Maalesef hepsi geride kaldı. Çünkü artık çıkarlarımız var. Çıkarlarımızı o kadar ön planda tutuyoruz ki artık insanlığımızı unutur hale gelmişiz.

    Arkadaşlık ta eskidi artık önce telefonlar azaldı, yavaş yavaş kayboldu, sonra mesajlar yerini aldı telefonların ama şimdi onlarda azalıyor, onlarda kaybolacak. Birisini arayıp hal hatır sormak ne kadar da zormuş. Ama işin sonunda çıkarlar varsa durum hiç de böyle olmuyor. Arama üzerine arama yapılıyor, mesaj üstüne mesaj atılıyor... Neden çünkü çıkarlar...


      Bir bayramlarımız kaldı birbirimizi hatırladığımız, hal hatır sorduğumuz ne yazık ki... Onuda toplu kısa mesajla hallediyoruz uğraşmayalım diye. Herkesin ismine tek tek mesaj yazmayalım diye seçiyoruz tüm rehberi isimsiz selamsız gönderiyoruz, herkese birden, kısa bir bayram mesajını. Üzülüyorum ben buna hem de çok... Neden insanlar sevdiği yada kendisini seven bir insanı unutmak ister ki anlamıyorum. Bazen denk geliyorum ve merak ediyorum neden birisi aradığında telefonu açmadan hemen önce  "of ya kim uğraşacak bununla şimdi?" gibi bir tepki alıyorsunuz. Uğraşsanız ne olur?


      Birisi sizi umursuyor sa sizde onu umursamalısınız. Sebebi ne olursa olsun çünkü sebebi sizin tahmininizdir.     Belki size aşık olduğunu düşünüyorsunuz, uzak durayım anlasın onunla ilgilenmediğimi diyorsunuz, peki ya yanılıyorsanız... Ya derdi sadece sizi samimi bulmaksa... Belki sizin paranız için yanınızda olduğunu düşünüyorsunuz, deneyin belki de hiç düşünmediğiniz kadar cömert birisidir, ve hiç ummadığınız bir sebepten dolayı yanınızdadır.

      Belki çekingen birisidir. O yüzden insanlardan uzak duruyordur. Neden sende ondan uzak durmak yerine  onunla gidip konuşmuyorsun? Belki hiç beklemediğin kadar iç güzeliğine sahip biridir. Çekinmeyin beni yanlış anlar diye onlar samimi olunca açılıyorlardır belki... Hem öyle bir korkunuz varsa abi, kardeş, arkadaş diye yaklaşırsanız anlarlar onlarda ne demek istediğinizi...