Sayfalar

30 Mayıs 2013 Perşembe

2013 Pybs Sbs Sınavı Hakkında

Pybs ve Sbs hakkında en güncel bilgiye ulaşmak için www.pybs.tk sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sınavlara girecek bütün arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz...

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Yenilenmiş Google Maps


Google'ın yenilik hareketinden nasibini alan hizmetlerinden birisi de Haritalar oldu. Hizmet daha vektörel bir tasarıma kavuşurken, artık kullanıcıların verilerinden daha çok istifade edecek.

Google, 2005'ten bu yana Haritalar hizmetine en büyük güncellemenin yapıldığını belirtiyor. Güncelleme ile hizmet döşeme tasarımından vektörel tasarıma geçiyor ve yüklenme hızı da Web-GL destekli tarayıcılarda artıyor.

Yeni tasarımda arama kutusu daha kullanışlı hale gelirken, arama esnasında mekanların ilişkili akıllı kartları kullanıcıya yol gösteriyor. Ayrıca arama kutusundan Sokak Görünümü'ne de ulaşılabiliyor.

Google, Haritalar hizmetini Google+ kullanıcılarına daha geniş kolaylıklar sunacak şekilde optimize etmiş. Google+ hesabı olanlar hizmetin bazı özelliklerinden daha hızlı yararlanabilecek. Haritalar, sosyal ağdan gelen kullanıcı bilgilerinden daha çok istifade etmeye başlamış.

Yenilenmiş Haritalar hizmeti bu haftadan itibaren kısım kısım kullanıcılara dağıtılmaya başlayacak. Eğer kullanıcılardan geri dönüşler olumlu olursa, Google mobil platformlar için de güncellemeyi indirmeye sunacak.

21 Nisan 2013 Pazar

32bit Windows 7'yi güncellemeyin-KB2823324

KB2823324 olarak karşınıza çıkan güncellemeyi engellemezseniz, sistem kendisini sürekli reboot yaparak açılmıyor. Bu açığı microsoft kapatana kadar güncellemelerinizi kapatarak sisteminizi güvene alın. Eğer daha önceden yüklediyseniz bilgisayarınızı F8 aracılığı ile güvenli modda açarken şu dizgiyi kullanmanız sorunlarınıza çözüm olacaktır;

DISM.exe / image: C: \ [windows8 install]/ cleanup-image / revertpendingact 


7 Nisan 2013 Pazar

PYBS - Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı 2013 hakkında

Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı hakkında çok fazla söylenti var piyasada ne zaman yapılacak, taban puanlar ne kadar, burs paraları ne zaman ödenir, sınav sonuçları ne zaman açıklanır gibi ama bu konuda bilgi verecek bir site bulmakta zor çoğu site reklamlarla vs. can sıkıyor ve sonuca ulaşamıyorsunuz.

İşte bu soruları canınızı sıkmadan öğrenebileceğiniz bir site Tıklayın ve takip edin ki Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı hakkında ki en güncel ve doğru haberleri ilk siz alın..

1 Nisan 2013 Pazartesi

Google nose / burun :D

Arama motoru teknolojisinde koku devrimi
  • Duyularınıza hitap eden google: Yeni koku duyum özelliğiyle yazmanın, konuşmanın ve dokunmanın ötesine geçin.
  • İnternet koku eksperiniz: Bilgi Panelindeki resimler, açıklamalar ve aromalarla donatılmış bir uzmanlık.
  • İçinize çekin: Google Aroma veritabanı - 15 milyondan fazla koku verisi.
  • Koklamasanız daha iyi: Sorgunuz konusunda çekinceleriniz olduğunda, Güvenli Arama'yı kullanabilirsiniz.
  • Bu koku da ne?

  • HA HA HA :D :D Bu habere kaç kişi inandı bilmem ama google bunu bir gün gerçekden icat ederse kimse buna inanmaz



8 Mart 2013 Cuma

Kurtlar Vadisi Özüne Dön!

Hani bazı şeylerin eski güzelliğinin kalmadığını ifade ederken deriz ya Nerde o eski günler! Diye... İşte o lafı uzun süredir. Kurtlar vadisi için söylüyorum. İlk Kurtlar Vadisi'nde yani ilk 96 bölümde neredeyse hatasız bir senaryo ve izleyiciye doygunluk veren bir diziydi. Daha biter bitmez diğer haftayı merak ederdim. Senaryosu doluydu, hiç bir sahne için sadece zaman doldurmak için çekilmiş demezdim. Sanki çok bir şeyler göstermiş gibi vırt zırt reklam olmazdı. Ve senaryoda karakter devamlılığı vardı.

Senaryoda karakter devamlılığı vardı derken şunu kastediyorum. Pek çok dizide yönetmen sanıyorum ki izleyicinin hafızasına güvenmiyor. Bir bölümde başlayıp ertelediği bir olayı seyirci unutur zannediyor ama öyle değil mesela kurtlar vadisinde Polat'ın kardeşi sofi karakteri kayıp. Yada K.V. Pusunun ilk bölümlerine konu olan ve Polat A.'nın 1 Milyar Dolar verdiği ada'ya ne oldu. O bölümlere bakarken bahsi geçen adanın K.V. Pusu'nun ana konusu olacağı izlenimini almıştık halbuki. oysa ada üç beş bölüm sonra unutulup konu Polat'ın yeni sevgilileri üzerinde dönmeye başladı. Aslında bu ve buna benzer pek çok örnek sayılabilir bunlar benim hatırladıklarım ama herkesin hatırladığı şeyleri söylesek destan olur. 

Eskiden özeti bile kaçırılmazdı Vadinin ama şimdi yeni bölümü şöyle bir sallasanız ele avuca gelir 10-15 dklık bir sahne kalır elinizde çünkü senaryoda vakit kazanılmak istendiği çok belli ve bu seyirci için kanal değiştirme  sebebidir. Bir alışkanlık haline geldiği için her hafta yine beklentiyle açıyorum önce reklam kuşağıyla uğraşıyoruz tam başladı derken Atv'nin yeni dizisinin reklamı giriyor araya sonra başlıyor bir şeyler olsun diye beklerken canım sıkılıyor ve son kısımlarına bakmadan kapatıyorum televizyonu..

Belki bunlara sebep olan en büyük etken çorap değiştirir gibi yönetmen değiştirilmesidir. Netice de yönetmenlik bir yorumdur ve herkes farklı yorumlar senaryoyu. Eee bu kadar çok yönetmen değişince de kötü sonuç kaçınılmaz oluyor. Bence gereksiz sahnelerle diziyi doldurup seyirciyi soğutmak yerine biraz eskiyi örnek alıp özüne dönmeli kurtlar vadisi. 

6 Mart 2013 Çarşamba

Kırmızı Işık Mı? O da ne?

     Şu yol kenarlarında duran sırasıyla yeşil, sarı ve kırmızı yanan lambalar var ya onlar ne işe yarıyor acaba bilen var mı? Kim ne zaman dikmiş o lambaları oraya ? Hangi maksatla yapmış? Bir zamanlar ilkokula bir oyun oynardık kırmızıda dur,sarıda bekle, yeşilde geç diye acaba sadece bu oyun için mi yapıldı.

    

 Şaka bir yana gerçekten bu ışıkların ne işe yaradığını bilmeyen o kadar çok insan var ki üstelik bu insanların çoğu şoför. Tam da sürücü kurslarının sorgulandığı şu günlerde bakıyorum da bu sorgulama çok geç yapılmış. Sürücü kurslarına gitmeyi bırakın eve teslim ehliyet hizmetinin olduğu söylentileri bile var. Bazı insanların araç kullanmalarına bakınca gerçekten ehliyet veren kasaplar olduğuna inanıyorum. Bu insanların kaza yapsak da kan dökülse dercesine bir halleri var. Halkı bırakın, halka örnek olması gereken belediyeye bağlı kamu veya özel otobüslerin şoförleri bile tam bir trafik canavarı. Sanki yol babasının malıymışda diğer araçlar yolu işgal etmiş gibi sürüyorlar aracı iki şeridi ortalayıp yolu sahiplenircesine bir gidiş. Hızını alamayıp duraktan 20mt sonra duruş. Hele bazıları kendilerini ambulans sürüyor zannedip kırmızı ışıkda durma gereği bile hissetmiyor falan. Halk derseniz zaten hak getire ışıkmış kuralmış hiç önemli değil, bir kavşakta polis varsa kurallara uyar yoksa yok basar geçer.

    Peki bunun sebebi ne? ilk önce aile terbiyesi yok bu insanlarda başkalarının hakkı kavramı oluşmamış zihinlerinde. İkincisi eğitim eksikliği ki kurallara uyması gerektiğini öğreten olmamış.Üçüncüsü sürücü kursları, kurs falan değil onlar ticarethane tutturabildiğine veriyor ehliyeti. Göstermelik 10 dk da atılan iki turla kimse araba kullanmayı falan öğrenemez. Derslere de zaten kursun ortakları girer iki espiri yapar çıkar gider bir şey öğrenemezsiniz, bide o saman kağıda basılmış küçük el kitabı olmasa tamam zaten. Dördüncüsü devletin eğitim kurumlarını denetimi eksik iki buçuk ay süren kursu 10 dakika bile sürmeyen bir denetimle denetlemek mantıklı değil malesef.

     Eeee hal böyle olunca adam kırmızı ışıkta niye geçiyorsun diye sorunca doğal olarak şu cevabı verecektir sırıtarak : 

-Kırmızı Işık Mı? O da ne? 

4 Mart 2013 Pazartesi

Müslüm Baba'nın Cenaze Töreni...

     Oradaki sevenlerden birininde dediği gibi yapılan açıkça terbiyesizlikti. Böyle bir durumda dua okumak yerine cenaze namazına katılmak yerine, saçma sapan hareketlerde bulunarak milleti, cenazeyi rahatsız etmek insanlığa sığmayan bir davranış. Sanki yas tutmak yerine aksiyon olsada kavga etsek havası vardı ordaki çoğu insanın yüzünde. Ben açıkcası bu kadar kalabalığı bekliyordum ama bu kadar taşkınlığı beklemiyordum. Bu taşkınlığın yüzüne ne adam gibi tören yapılabildi ne de hakkıyla cenaze vecibeleri yerine getirilebildi. Bu böyle olmamalıydı...

26 Şubat 2013 Salı

YDS- Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı İçin Son 24 Saat

     4 Ocak 2013 tarihli ve 28518 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile Kamu Personelinin Yabancı Dil Bilgisi Seviyesinin Tespitine Dair Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Anılan Yönetmelik uyarınca Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça dilleri için Mart, Nisan, Mayıs ayları içerisinde bir kez ve Eylül, Ekim, Kasım ayları içerisinde bir kez olmak üzere yılda iki kez; Bulgarca, Çince, Danimarkaca (Danish), Ermenice, Farsça, Gürcüce, Hollandaca (Dutch), İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Macarca, Portekizce, Rumence, Sırpça, Ukraynaca ve Yunanca dillerinde ise Mart, Nisan, Mayıs ayları içerisinde olmak üzere yılda bir kez yapılması öngörülen Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavının (YDS) ilk uygulaması olan 2013-YDS İlkbahar Dönemi Sınavı 7 Nisan 2013 tarihinde uygulanacaktır.

     Sınava başvurular 27 Şubat 2013 tarihinde mesai bitimi yani 17.00'da sona erecektir. Sınava başvurunun son günlerinde yapılan başvurular nedeniyle Başvuru Merkezlerindeki yoğunluğun sizi etkilememesi adına akşam saatlerine işinizi bırakmayınız.

     Adaylar, 2013-YDS İlkbahar Dönemi Kılavuzu ile Aday Başvuru Formuna başvuru süresi içinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.trinternet adresinden ulaşabileceklerdir. Kılavuz dağıtımı ve satışı yapılmayacaktır. Kılavuzda; başvuru, sınav, değerlendirme, sınav sonuçlarının kurumlarca kullanımı ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Sınava başvuracak adayların bu kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir.

     YDS'nin KPSS'de etkilediği puan türlerine ulaşmak için Tıklayın.

16 Şubat 2013 Cumartesi

Anadolu Üniversitesi AÖF sonuçları dün açıklandı !


9-10 Şubat'ta yapılan, AÖF 2013 yılı Güz dönem sonu sınavının soruları ve cevapları açıklandı. Anadolu üniversitesi AÖF sınavı soruları ve bu soruların cevapları için TIKLAYIN 
AÖF final sınav sonuçları dün açıklandı
AÖF final sınav sonuçları için TIKLAYIN

5 Şubat 2013 Salı

Migros,Carrefour, Şok, BİM Vs. Ulusal Marketlerin Ölümcül Günahı Ve Yerel Marketlerinde Bu Günaha Ortaklığı...

Yukarıda ki başlıkta adı geçen marketlerin hepsinin birbirine oldukça yakın olduğu bir bölgede yaşıyorum. Malum kış ayları ve yüksek meyve sebze fiyatlarıyla karşı karşıyayız. Adına domates dedikleri turuncu renkli tatsız tuzsuz bir bitki var reyonda benim kafamda ki domates tanımına uymayan. Ve buna benzer sahte bitkiler... 

Fiyatına bakıyorum ki 3.5 tl yok artık diyorum Acun gibi yok artık. Yazın 5 kilosunu 1 tl ye aldığımız domates şimdi 17 katı bir fiyatla karşımızda. Ne değişti de bu fiyat bu kadar yükseldi. Aklıma birden finansal kitaplarında okuduğum bir terim geldi "işletmenin ölümcül günahları". Evet sebeb buydu insanların, doğanın ve ekonominin o anki kötü durumundan faydalanarak astronomik rakamlarda satış yapıp yüksek kar elde etmek. Küçük bir hesapla bunu anlamak mümkün zaten evet kış şartları hava soğuk bunun bir maliyeti var ama devir eski devir değil teknoloji gelişti ve kış şartlarının maliyeti düştü kaldı ki maliyetler düşmese bile yaz aylarına göre 17 katı bir maliyet söz konusu ile değil.

Gelelim marketlere fiyatlar bu kadar yüksek olunca insanları doğal olarak talebi azalıyor hatta yok oluyor. Sonuç mu? Basit marketlerin yanındaki çöp bidonlarında kasa kasa çürümüş domates vs. sebzeler. Satamıyorlar satamazlar da çünkü o fiyattan insanlar domates alabilecek bir ekonomik duruma sahip değiller. Çünkü burası Türkiye ve asgari ücret ve altıyla geçinen o kadar çok insan var ki bu insanlar maaşlarının önemli bir kısmını 4 kilo domatese veremezler.

Şu marketler şu ürünleri uygun fiyattan satsalar da insanlar da alsa hem marketler bu ürünleri çöpe atarak zarar etmeseler hemde askeri ücretle geçinen insanlarda kışın bir şeyler yiyebilse... Ne güzel olur...

1 Şubat 2013 Cuma

"Kim bir milyon ister?"de Boğaziçiliyim, "Evlen benimlede" Her Şeyi Yaşadım...

      Bir insan büyük konuşmayı sevmiyorum dedikten sonra kalkıp her şeyi yaşadım der mi? Der çünkü bu insan oğludur. Her zaman kendini üstün göstermeyi sever insanoğlu. Öyle bir konuşur ki dünyada ondan daha fazla acı çeken olmamış ve bir insanın sahip olabileceği en üst düzeydeki ilime ulaşmış gibi zannedersiniz.

      Ne kadar büyük bir yanılgı! Ne kadar yanlış bir hayat görüşü! Bir insanın unutmaması gereken en önemli şey beterin beteri olması ve bilginin ilmin sınırının olmamasıdır. Beterin beterini unutan insan der ki benden daha kötü durumda kimse yok. Ve bunu der demez çoğunlukla insan daha kötüsüyle karşılaşır ve anlar ki sahibim diye övündüğü tecrübesi aslında hiçbir şeydir, öğreneceği çok şey vardır ve gerçek tecrübe budur ama çok geçtir insan oğluna hatayı yaptıran en büyük sebeblerden biri ben hata yapmam demesidir.

      Bilginin sınırsızlığını unutan insan der ki ben biliyorum siz ise benden daha az şeyi biliyorsunuz. Bunu bu kadar açıkca belirtmese de yüzündeki ifade bunu gösterir. Hiçbir diploma hiç bir okul size ilimde öncülük tanımaz. ilim diplomayla değil insanın bilmediklerini bilmesiyle olur. Bilmediklerini bilme insana daha çok öğrenme isteği verir ve araştırırsınız. Ama derseniz ki ben biliyorum işte o zaman ilminiz sizin sadece hiçbir şey olmanıza yarar.

      Bu konuya şu günlerde en çok "kim bir milyon ister?" isimli yarışmada karşılaşıyorum birisi çıkıyor "Odtü'lüyüm, Boğaziçi'liyim, Robert koleji mezunuyum... diyor yada Babam dünyanın en bilgili insanıdır v.s. gibi ifadeler kullanıyor ve bunu argoda kelimenin tam manasıyla "artistçe" yapıyor. Bilmemek hiç bir zaman ayıp değildir ama üç kuruşluk bilgisiyle yada üç kuruşluk diplomasıyla övünmek her zaman ayıptır. Evet o insanın odtülü olması her şeyi bileceği anlamına gelmiyor ama odtüde okuması da artistlik yapmasını da gerektirmiyor.Yok hadi artistliği yapıyorsun 1000000 tl'yi alıp gideceksin oradan ki; insanlar helal olsun adama desinler yoksa insanlar tabi ki sizi eleştirir 1000 tl ile oradan ayrılınca.

      Ve Esra Erol'un "Evlen Benimle..."si adam 20 yaşında gelmiş tecrübeden, yaşadıklarından, olgunlaşmadan  ve yaşadıklarından bahsediyor. Ve daha önce yaptığı kötü şeylerle övünüyor. Yani durum ortada bu insan neden bahsediyor ne tecrübesi bu? Kötü şeyler yapmaktan utanmak yerine ben bunların hepsini yaptım diye övünüyor. Ve insanların kendisine inanmasını bekliyor.

      İki programda hoş programlar iyi niyetli programlar... Zaten programlarla ilgili bir sıkıntı değil bu insanlarla ilgili genel bir sıkıntı bu ama bu tür insanlara buralarda biraz daha sık rastlıyoruz.

30 Ocak 2013 Çarşamba

Çocukları Cep Telefonundan Gps Yardımıyla Google Üzerinden Takip Edin...


Önce akıllı bir cep telefonuna ihtiyacımız var biraz pahalılar ama çocuğumuz için paraya kıyalım biraz. Çünkü Google maps isimli uygulamayı cep telefonumuza yüklemeliyiz ve onun üzerinden edeceğiz. Önce google'a üye olmalıyız. Hesabınızı ve bilgilerinizi kaybetmeyeceğiniz bir şekilde saklayın . Latitude İsimli uygulama üzerinden de kayıt yapabilirsiniz. Genel konum kartına basın daha sonra ayarlardan Etkinleştir ve "mevcut en iyi konumu " i işaretleyin ve kaydedin sonra en aşağıda bulunan Genel KML Yayını:: altındaki kodu alın kopyalayın. Şimdi google earth açalım yerler bölümünde alt kısımda geçici yerler yazan yere gelip sağ tıklıyorsunuz ekle den ağ bağlantısına tıklıyorsunuz ve sonra bağlantı yazan yerdeki boşluğa google'dan aldığımız kodu yapıştırıyoruz 


       Şimdi cep telefonunda yapacağımız uygulamayı görelim google map programını telefonunuza yüklemek için bu adresten indirin. Telefona kurduktan sonra oradan seçeneklerden latitude seçin ve oradan oturum açın gps sizin koordinatlarınızı google eartha aktaracaktır.Ve üye olduğunuz sayfadan bu telefonun konumunu takip edebilirsiniz. 

Üyelik sayfası:
http://www.google.com/latitude/apps

Uygulama indirme sayfası (cep telefonu üzerinden girip indirin):
http://m.google.com/latitude



25 Ocak 2013 Cuma

Kurtlar Vadisi 179. Bölümü ve Nedir Bu Polat’ın Abdül’den Çektiği?

 179. Bölümü izlemek isterseniz aşağıdaki bağlantıya tıklayın.


     On yıllık bir vadi izleyicisi olarak söylüyorum bu güne kadar Polat’a kendi adamlarının yaptığını kimse yapmamıştır. Memati hapçı olur Polat’a çatar, Abdül kafayı yer Polat’ı öldürmeye gelir. Ve nihayet dün akşamda gördüğünüz gibi Abdülhey’in canı sıkılır yine Polat’a sıkar. Arkadaş bu Abdül neden Polat’a sıkarken gösterdiği becerisini başka bir yerde gösteremiyor anlamıyorum. Polat Abdülheyi bu güne kadar hangi görevde kullandıysa Abdülhey bu görevleri eline yüzüne bulaştırmıştır. Ama biri Polat’a karşı Abdülhey’i doldurunca adam attığını onikiden vuruyor. Bu durum Polat A.’nın sağ koluna yada sol bilemiyorum gerçi fark etmez ama yakışmıyor. (ihtiyarların dikkatine J)

      Bide şunu fark ettim ki adamın yüzüne iyi davranmayanların hepsi adam öldükten sonra birden Polat Alemdar’ı halk kahramanı olarak nitelendirmeye başladı. Adam madem bu kadar iyiydi sağlığında niye yanında olmak yolunu açmak yerine tekerine takoz oldunuz.

      Bide şu var tabi bu ihtiyarlar bu kadar güçlü ve etkindi madem bu alemdarı neden sağsalim göreve salmadılar da önce bir güzel fırınlayıp pişirdiler de öyle saldılar… Anlamak güç…

23 Ocak 2013 Çarşamba

(Freedom Writers) Özgürlük Yazarları ve iyi öğretmen olmak


      Dün bir film izledim. Yeni öğretmen olmuş bir bayanın içindeki öğretme isteğini, ayrımcılık konusuyla birlikte ele almış. Film daha önce gerçekleşmiş bir olayın kurgulanması yani gerçek hayatı yansıtıyor. Filmin geçtiği mekanda ayrımcılık olayları sokak kavgasına kadar gelmiş. Herkes korku içinde yaşıyor. Bir gün daha sağ kalmak için çaba gösteriyorlar. Böyle bir ortama kendi isteğiyle gelmiş gönüllü bir öğretmen burada ki öğrenme isteği olmayan gençlere hem eğitim vermeye çalışıyor hem de onlara hayat dersi veriyor.


      Bence herkesin özellikle de şu öğretmenlerin izlemesi gereken bir film öğretmen öğrenciler için öyle bir çaba gösteriyor ki takdire şayan bir durum. Önce okul yönetiminden destek istiyor, okul yönetimi onlar desteği hak etmiyor diye öğretmeni tersliyor. Öğretmende kendi çabasıyla aynı anda üç işte çalışarak gecesini gündüzüne katarak, yeri geldiğinde evine ailesine göstermesi gereken ilgiyi bu öğrencilere göstererek öğrencilerine kitap alıyor, onlarla ilgileniyor, onlara destek olmaya çalışıyor. Öğrenciler bu duruma başta duyarsız kalıyorlar ama sonra bu kadar içten bir harekete karşı içleri ısınmaya başlıyor ve onlarda yavaş yavaş öğrenmeye başlıyorlar. Bu yolda öğretmen eşinden ayrılmış olsa da 50’ye yakın insanı topluma kazandırıyor. 50’ye yakın insanın hayatına anlam veriyor . 50’ye yakın insana kişilik kazandırıyor.
      Bu filmde asıl ilgimi çeken öğretmenin öğretme şeklidir. işte böyle öğretmenlerdir kırk yıl kölesi olunacak öğretmenler keşke bütün öğretmenler böyle olsa öğretmek için canla başla çalışsalar öğretmenliğe meslek gözüyle bakmasalar da Öğretmenlik bir sevgi olsa, aşk olsa.



      Bir milletin kaderi okul sıralarında belirlenir. Bir millet anca okullarda gelişir. Ve Okulları okul yapan, yapacak öğretmenlerdir.

20 Ocak 2013 Pazar

Hülya Avşar odeabank ve bizim okul...

      Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ama son günlerde bardağın taştığı bir durum var ki hepiniz de eminim ki bu durumdan müzdaripsiniz. Yeni bir banka açılmış adı Odeabank'mış. Bankanın kurumsal yapısı işleyişi nedir bilmem zaten burada konu banka değil, burada konu Hülya Avşar ve reklam bir günde o kadar çok karşılaşıyoruz ki artık gına geldi hepimize. Neymişte reklamında oynamıyormuş ta sadece müşterisiymiş falan evet evet bende bu blogu yazmıyorum zaten . 


       Reklam o kadar sıkıcı ki görünce çok sevdiğim bir programın reklamlarında bile olsam kanal değişiyorum artık. Bir de dizi reklam yapalım demişler ki açıkcası bana bankanın değil de Hülya Avşarın reklamı yapılıyormuş gibi geldi. Ayrıca reklamı yapanlarıda anlayamıyorum ne alakası var Hülya Avşarla bir bankanın bilemiyorum. Ses getirmek istiyorsanız daha hoş ve insanların gözüne sokmadan da ses getirebilirsiniz ki daha önce pek çok örneğini gördük. Neyse...

      Gelelim bizim okula ilk dikkatimi çeken akasya durağının "nurimu" sunun diziyi tanıtması öyle bir başlıyor ki anlatmaya iyi bir şey zannediyorsunuz tam arkadaş ortamından bahsederken bir öğrencinin sınıftaki kızı öpmeye çalışması ise ne kadar iyi bir okul olduğunu gösteriyor. Öğretmenler öğretmenmi değilmi belli değil. Öğrenciler derseniz nasıl öğrenci anlayamadım 10. sınıftan bahsediyorlar adamın sakalı 30 yaşındayım diyor. Akasya durağını can sıkıntısından izleyen bir arkadaşımın da dediği gibi umarım akasya durağındaki gibi aynı senaryoyu ısıtıp ısıtıp önünüze getirmezler...

       Merakımdan soruyorum acaba bir gün hem sanatsal yönden hemde sosyal fayda yönünden eksiksiz demiyorum ama iyi bir yapıtla karşılaşacakmıyız.

12 Ocak 2013 Cumartesi

Kalbimin Anahtarı... Aşkın yolu...

Öyle bir kelime söylesem ki diyorum,
Dışarıda bir başkası kalmasa.

Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan - başa sen.

Demiş Özdemir Asaf



     Aşk herkesin kalbinde farklı eser, kimisinin kalbini üşütür, kimisininkini bir meltem havası kaplar ve kimisininkini de kavurur. Bazısı yalnız yaşamak ister aşkını bazısı anlatacak birini arar. Bazısı aşık oldum sanar ama bazısı kendinden bile saklasa da aşıktır işte. Ama bunca isteğe rağmen aşk kendini istediği gibi şekillendirir. Nasıl yaşamak istediğinizle ilgilenmez. Akışına bırakır kendini kimin ne istediğini umursamaz.

      Belki varırsınız kapısına yalvarırsınız aç diye ama ne kadar zorlasanız da açılmaz o kapı size bilemezsiniz belki de anahtar bir başkasındadır. Yada uzaktan seyredersiniz onu içinize atarsınız sevginizi kalbinizde büyütürsünüz yeri gelirse sahibine olgunlaşmış bir sevgi verebilmek için.Baştan başa o olsanız da bazen onun için öteki olursunuz çünkü o çoktan bir başkasını sevmiş ve sevdiği kişiye dönüşmüştür... Ama ne olursa olsun sevdiğiniz için mutlusunuzdur çünkü sevmek kalbe iyi gelir sevmek için yaratılmıştır o...

4 Ocak 2013 Cuma

Mekke'nin Fethi Yılbaşının Alternatifi Olmamalı...

       İnsanları Mekke'nin fethiyle yılbaşı arasında seçim yapmaya zorlamak aslında hiç hoş değil. Mekke'nin fethi başlı başına önemli bir olaydır . Putperestliğin yok edildiği manevi yönü ağır bir olaydır. Aynı zamanda Peygamberlik efendimizin son görevlerindendir. Böyle bir olayın, alternatifi olabilir mi?
      Yanlış anlaşılmasın burada tartışılan konu yılbaşının dini boyutu değil. Dini boyutu elbetteki tartışmaya mahal olmayacak şekilde islamda yer almayan bir durumdur. Elbette herhangi bir kötü niyeti olmadan, sadece bu gecede bir şeyler yapmak isteyen insanlar az değil. Bu büyük kitleyi, bu işi batıya ilmi açıdan değilde görünüşte benzeme faliyeti yapanlarla bir tutmamak gerekir. Peki ne yapmalı.  Mekke'nin fethi, yılbaşına alternatif mi? Böyle bir şey olamaz. Böyle bir anlayış milletimizi bölünmeye farklılaşmaya yöneltir. Hele ki Yılbaş'nı kutlayan gayri müslim mekkenin fethini anan kişi müsliman şeklinde bir anlayışa katılmak öyle düşünmek müslümanlığa sığmayan bir davranıştır.Bu hassasiyete önem vermeyen ve kendisini Hz. Nuh'un gemisinde , insanları ise tufanda zanneden bir zihniyet olmaktan uzak durmalıyız.
        Kaldı ki mekkenin fethi gibi mübarek bir olayı böyle bir olaya alternatif olarak görmek çok yanlıştır.
        Sayın Nihat Hatipoğlu hocamında dediği gibi...

Mekke'nin fethi, yılbaşını kutlayan geniş halk kitlelerinin de fethidir. Eğer Müslüman iseler bu böyledir. Onların da peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'in en büyük fethidir. Kabe'yi kazanmasıdır. Putperestliği, paganlığı toprağa gömmesidir. O halde bu insanları başka yerlere itecek yorum ve görüntülerden uzak duralım..