Dün bir film izledim. Yeni öğretmen olmuş bir bayanın
içindeki öğretme isteğini, ayrımcılık konusuyla birlikte ele almış. Film daha
önce gerçekleşmiş bir olayın kurgulanması yani gerçek hayatı yansıtıyor. Filmin
geçtiği mekanda ayrımcılık olayları sokak kavgasına kadar gelmiş. Herkes korku
içinde yaşıyor. Bir gün daha sağ kalmak için çaba gösteriyorlar. Böyle bir
ortama kendi isteğiyle gelmiş gönüllü bir öğretmen burada ki öğrenme isteği
olmayan gençlere hem eğitim vermeye çalışıyor hem de onlara hayat dersi
veriyor.
Bence herkesin özellikle de şu öğretmenlerin izlemesi
gereken bir film öğretmen öğrenciler için öyle bir çaba gösteriyor ki takdire
şayan bir durum. Önce okul yönetiminden destek istiyor, okul yönetimi onlar
desteği hak etmiyor diye öğretmeni tersliyor. Öğretmende kendi çabasıyla aynı
anda üç işte çalışarak gecesini gündüzüne katarak, yeri geldiğinde evine
ailesine göstermesi gereken ilgiyi bu öğrencilere göstererek öğrencilerine
kitap alıyor, onlarla ilgileniyor, onlara destek olmaya çalışıyor. Öğrenciler bu
duruma başta duyarsız kalıyorlar ama sonra bu kadar içten bir harekete karşı
içleri ısınmaya başlıyor ve onlarda yavaş yavaş öğrenmeye başlıyorlar. Bu yolda
öğretmen eşinden ayrılmış olsa da 50’ye yakın insanı topluma kazandırıyor. 50’ye
yakın insanın hayatına anlam veriyor . 50’ye yakın insana kişilik kazandırıyor.
Bu filmde asıl ilgimi çeken öğretmenin öğretme şeklidir. işte
böyle öğretmenlerdir kırk yıl kölesi olunacak öğretmenler keşke bütün
öğretmenler böyle olsa öğretmek için canla başla çalışsalar öğretmenliğe meslek
gözüyle bakmasalar da Öğretmenlik bir sevgi olsa, aşk olsa.
Bir milletin kaderi okul sıralarında belirlenir. Bir millet
anca okullarda gelişir. Ve Okulları okul yapan, yapacak öğretmenlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder