Sayfalar

28 Ağustos 2012 Salı

Gerçek Yetenek ve Yeteneksizsiniz Türkiye 2012

      Aslında Acun ılıcalının yapımlarını severim farklıdır, ilgi çekicidir, izlerken eğlenirsiniz. Yeteneksizsiniz de öyle bir TV şovu olarak değerlendirilirse oldukça iyi bir yapım ve yüksek reyting getiriyor. Yapımda kampüslerin kullanılması da programa farklı bir boyut daha kazandırıyor.

      Ama benim açımdan birkaç sorun var eminim bundan rahatsız olan başkaları da vardır.
      Bunlardan birincisi ismi Yeteneksizsiniz Türkiye olan bir yarışmanın finalisti nasıl olur da bir köpek olur. Evet köpeğin azımsanmayacak bir şov yeteneği var ama programın ismini söyleyince insan sormadan edemiyor “ Türkiye’de hiç yetenek kalmadı da bir köpeğimi seçtiniz?” Bu soru acımasızca bir eleştirinin ürünü değil aslında bu köpeği seçenlerinde kendisine sorması gereken sorudur.
     İkincisine gelirsek programa çıkanların %90’a yakını dans gösterileri yapıyor. Dans güzel bir şey yapılsın ama bu oran gösteriyor ki gençliğimizin %90’a yakını bu işle uğraşıyorsa ilgilenilmesi gereken o kadar çok şey varken geriye kalan %10’luk kısım bu gerekli konulardan hangisiyle ilgilenecek. Herkes bu programa katılmadığı için bu durum bu kadar vahim değil Allahtan ama bu oran %90 olmasa da bayağı yüksek. Burası işin katılımcıları ilgilendiren kısmıdır.
      Birde yapımcıları ilgilendiren kısmı var. Onarın beğendiği aslında yapılan gösterinin şov boyutu ama burada beğenilen izleyicilerin kafasında büyük bir yer ediniyor ve yeni nesil bu beğenilenleri yaparak bir yere gelebileceğini sanıyorlar. Oysa Tv dünyasının da bir kapasitesi var acun medyanın ünlü yapabileceği kişi sayısı da sınırlı. Bu yüzden bir beğenme kriteri oluşturulmalı ve işin sadece görsel boyutuyla değil sosyal boyutuylada değerlendirme yapılmalı.
      Umarım gençlerimiz bunun bir tv şovu olduğunu unutmaz ve geleceklerini buna göre oluşturmazlar.  Burada bahsi geçen program sadece bir örnek, tv’de o kadar fazla gençleri yönlendiren programlar var ki. Umarım bu programların yerini gençlerimizi daha doğru yönlendiren programlar alır.


26 Ağustos 2012 Pazar

Anti-empatikler

      Dikkat ettimde insan oğlu ne kadar empati kurmak gerektiğini savunsada buna taban tabana zıt davranıyor. Aslında başkalarının ne düşündüğü çoğu insanı ilgilendirmiyor bile. Böyle insanların olmadığını savunuyorsanız emin olun ki daha kimseyle çıkar çatışması yaşamamışşınızdır.
 
      İnsan oğlu iç güdüsel olarak önce "cân"ını sonrada "cânân"ını düşünür, bunu yaptığından dolayı kimseye birşey söyleyemeyiz. Zaten sözümüz onlara değil. bizim sözümüz cânânı unutanlara. Bunu özgürlük ifadesi açısındanda değerlendirirsek yine sonuç değişmeyecektir. İnsan istediğini yapabilir ama başkasina zarar vermeden. Özgürlüğünde kabu edilen en geniş tanımı bu değil midir?
 
      Empati kurmak yani ben onun yerinde olsaydım ne yapardımcılık, aslında o kadar önemli bir şey ki insan kendi başına gelmeden anlamaz. Öyle bir duruma düşeceksiniz ki karşıdaki insanın size insaf edip sizi anlamasını isteyeceksiniz. Gerçekten çok zor bir durum...
 
      Bu tarz durumlara en sık sosyal ilişkilerde rastlarsınız bir ortama girersiniz. İnsanlar size ttanıyana kadar uzak durur buraya kadar sıkıntı yok ya yanlış tanıyıp hiç yaklaşmazlarsa yada siz çekingen biriyseniz ve kendinizi ifade etmekte zorluk çekiyorsanız. Bu durumun iki tarafıda siz olabilirsiniz.
 
       Hadi empati kuralım; ilk önceörnekteki yalnız kişi olalım olmak istermiydiniz cevap hayır ama kendinizi toplum yerine koyarsanız sizde o kişiden uzak dururdunuz. Bu duruma bakılırsa iki tarafta haklı görüküyor.
 
       İşte burda sevdiğim bir atasözü devreye girer "Aslında kazın ayağı öyle değil." Burda toplumun yapması gereken bir şey var biraz duyarlı olmak ve grubun içerisine yeni giren birini tanımak ama gerçekten tanımak, onunla sohbet ederek, onunla ilgilenerek tanımak, uzaktan hareketlerini gözlemleyip kendince tanımak değil...
 

       Empati kuran insanlarla karşılaşmak dileğiyle...

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Yoldan Geçen En Güzel Kişi...

      Kral, halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar verdi. Yapımı tamamlanan yolu halka açmadan önce, bir yarışma düzenlemeyi düşündü. İsteyenin bu yarışmaya katılabileceğini ilan ettiren kral, yoldan en güzel geçecek kişiyi belirleyeceğini söyledi.Yarışma günü, insanlar akın ettiler. Bazıları en güzel arabalarını, bazıları en güzel elbiselerini getirmişti. Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel biçimde yaptırmıştı, kimi de yanlarında en güzel yiyecekleri getirmişti.

      Gençlerden bazıları spor kıyafetler içinde yol boyunca koşmaya hazırlanıyordu. Nihayet, tüm gün insanlar yoldan geçtiler, fakat yolu kat edip tekrar kralın yanına döndüklerinde hepsi aynı şikayette bulundu; yolun bir yerinde büyükçe bir taş ve moloz yığını vardı ve bu moloz yığını yolculuğu zorlaştırıyordu.

      Günün sonunda yalnız bir yolcu bitiş çizgisine yorgun - argın ulaştı. Üstü başı toz toprak içindeydi, ama krala büyük bir saygıyla yönelerek elindeki altın kesesini uzattı:

      "Yolculuğum sırasında, yolu tıkayan taş ve moloz yığınını kaldırmak için durmuştum. Bu altın kesesini onun altında buldum. Bu altınlar size ait olmalı.? Kral gülümseyerek cevap verdi: 

      "O altınlar sana ait delikanlı." "Hayır, benim değil. Benim hiçbir zaman o kadar çok param olmadı."

      "Evet" dedi kral.

      "Bu altınları sen kazandın, zira yarışmanın galibi sensin. Yoldan en güzel geçen kişi sensin. Çünkü, yoldan geçen en güzel kişi, ardından gelenler için yoldaki engelleri kaldıran kişidir.

      Eğer sizde en güzel kişi olmak istiyorsanız yapmanız gereken birkaç şey olacak;
Birincisi Bir işi yaparken zorlanıyorsanız ve sizi zorlayan şeyleri ortadan kaldırma imkanınız varsa lütfen bunları kaldırın çünkü sizden sonraki insanlarda bu yoldan geçecek ve sizin sayenizde daha kolay geçecekler.

      Diyeceksinizki onlara neden yardım edeyim ki bana kimse yardım etmedi. Aslında size yardım eden okadar çok kişi varki yardım etmeyenlerin yanında hiç kalır. Mesela edison bulduğu lambayı kendisine saklasaydı bu ğün belki hala karanlıktaydık.

      Yada internet bulunmasaydı bu kadar kolay haberleşemeyecektik. Buna benzer yüzlerce örnek verebilirim.

      Burda size düşen iyi olmaktır. Ve dünyada hiç bir şeyin karşılıksız kalmayacağını bilmektir.

      İyiliğinde kötülüğünde...

24 Ağustos 2012 Cuma

Kavanoza koyulan taşlar, farklı bir yorum...

      Hemen hemen herkesin duyduğu bir hikaye ile yazıma başlıyorum ama devamı herkesin anlattığından farklı olacak okuyunca anlayaacaksınız.

      Bir üniversitede profesör sınıfa girdi, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan, kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde tas aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı. Kavanozun daha başka tas almayacağına emin olduktan sonra öğrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Öğrenciler hep bir ağızdan "Doldu" diye cevapladılar. Profesör "Öyle mi?" dedi ve kürsünün altına eğilerek bir kova çamur çıkarttı. Çamuru kavanozun ağzından yavaş yavaş döktü.
 
      Sonra kavanozu sallayarak çamurun taşların arasına yerleşmesini sağladı. Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Bir öğrenci "Dolmadı herhâlde" diye cevap verdi. Doğru" dedi profesör ve gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş tüm kum taneleri taslarla çamurun arasına nüfuz edene kadar döktü. Gene öğrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Tüm sınıftakiler bir ağızdan "Hayır" diye bağırdılar. "Güzel" dedi profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı.
 
      Sonra öğrencilerine dönerek "Bu deneyin amacı neydi" diye sordu. Uyanık bir öğrenci hemen "Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün, daha ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır" diye atladı. "Hayır" dedi profesör, "bu deneyin esas anlatmak istediği eğer büyük taşları bastan yerleştirmezseniz küçükler girdikten sonra büyükleri hiç bir zaman kavanozun içine koyamazsınız" gerçeğidir". Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken profesör devam etti: "Nedir hayatınızdaki büyük taşlar? Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayâlleriniz, sağlığınız, bir eser yaratmak, başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek!

      Büyük taşlarınız belki bunlardan birisi, belki bir kaçı, belki hepsi. Bu aksam uykuya yatmadan önce iyice düşünün ve sizin büyük taşlarınız hangileridir iyi karar verin.

     Bilin ki büyük taşlarınızı kavanoza ilk olarak yerleştirmezseniz hiç bir zaman bir daha koyamazsınız, o zaman da ne kendinize, ne de çalıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz. Bu da iyi bir is adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı gösterir" Profesör, ders bittiği hâlde konuşmadan oturan öğrencileri sınıfta bırakarak çıktı gitti...

      Yukarıdaki gerçek hikâye Kellog Business School'da (Northwestern Üniversitesi) Is İdaresi mastır öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi profesörü arasında geçer...

      Bu güzel hikayeden sonra gelelim diğerlerinden farkına bu hikayeyi dinleyenler hep çok geniş düşünmüşler ve diğer pek çok motivasyon anlatısı gibi bir kaç gün sonra unutmuşlardır. Çünkü burada ifade edilen şey hayatınızın anlamı üzerinedir. Ve bu kadar geniş uygulama isteyen motivasyon hikayelerinin etkisi malesef kısa sürer.
 
      Ben de sizden bu anlatılanı hayatınız için bir ritüel yapmanızı istiyorum ama bu kadar değil... Bu kadar basit değil hayatınızın her anına her karesine bunu uygulayın. Derslerinize çalışırken önce çok soru çıkan yerlere çalışın, ibadetlerinizi yaparken önce farz olan yapılması emredilen şeyleri yapın daha sonra isterseniz emredilmemiş ama yaparsanız sevap kazanacağınız şeyleri yapın. Bütün insanları sevin ama ailenizi daha çok sevin. Eğlenceye de vakit ayırın ama geleceğinize ayırdığınız vakit kadar değil...
 


 

23 Ağustos 2012 Perşembe

Bütünleme sınavı,açık öğretim ve mezun olma üçlemi...

      Açık öğretimde okuyan o kadar çok insan var ki diğer üniversitelerinde yavaş yavaş bu maratona başlamasıyla birlikte bu alanda bir sorun olduğunda nerdeyse tüm türkiyeyi etkiliyor. Ve her nedense bu sorunlar hep gelecek baharlara bırakılıyor. Ve her sene öğrenci sayısı çığ gibi büyüyor.

      Bilindiği üzere bu sene yıllık eğitim yapan işletme iktisat gibi bölümler dönemlik sisteme geçecek ama mezun olamayanlar ne yapacak nasıl devam edecekler ne kadar ödeyecekler gerçekten büyük sorun. Yıllardır bir ders için tüm yılın parasını ödeyen gençlerin yakınmalarını dinledik durduk ama bir çözüm gelmedi. Umarız yeni düzende insanları rahatlatan uygulamalar gelir.

     Önümüzde bütünleme sınavları var. Aöf dersaneleri yine kurt gibi müşteri avına çıkmışlar. Ve hal böyleyken sene başında verilen kitapların işe yaramaması ve insanların bu kurtların eline düşmeside cabası. İnsanlar bu kitaptan bir şey anlamadıklarını yıllardır haykırıyorlar. Aöf yönetimi buna duyarsız kalırken Aöf dersaneleri buldukları yağlı kapıyı sonuna kadar kullanıyorlar. Sözüm yanlış anlaşılmasın insanlar bir şekilde ekmeklerini kazanıyorlar karşılıklı öğrenci dersane faydalanıyorlar. Ama Aöf yönetimi yıllardır aynı kitabı kullanıp duruyor ve öğrenciler bu kitaplardan bir şey anlamıyor.

     Diyeceksiniz ki dersleri tvden takip edin. Tv yayınının ders kitaplarından anlatım olarak bir farkı yok. Sıkıcı bir ortam . Ayrıca ders saatleri okadar düzensizki takip edebilmeniz mümkün değil. 

     Bir diğer sıkıntı çıkmış soru sıkıntısı bu soruların yayınlandığı yer belli.(eogrenme.anadolu.edu.tr) Ama kitapçık kodlarıyla boğuşmak zorundasınız çünkü anlamsız bir sınıflandırma var cevap anahtarı sıkıntılı v.s. siteyi ziyaret ederseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Düşünün ki insanlar siteden ücretsiz almak yerine para ödeyerek Aöf dersanelerinden alıyorlar soruları.

     Sonuç olarak ortada büyük bir sıkıntı var ve bu sıkıntı ciddi bir kitleyi etkiliyor. Umarım yetkililer bu insanların haykırışını bir gün duyarlar ve bu sorunu çözerler yoksa bu yığılmada öğrencileri sınava girdirecek mekan sıkıntısı çekecekler.

    

22 Ağustos 2012 Çarşamba

ünivesite kayıt evrakları/belgeleri

Bütün üniversitelerde kayıt için gereken belgeler aşağıda verilmiştir, ama bölümünüze ve okula göre değişiklik gösterebilir bu yüzden üniversitelerin internet sitelerinden duyuru yapmasını beklemenizi öneririm.


KAYIT İÇİN GEREKLİ BELGELER
1- Öğrencinin ÖSYS Sonuç Belgesi
2- Öğrencinin mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesi
3- Nüfus Cüzdanının onaylı örneği
4- Muhtardan onaylı İkametgah senedi
5- Askerlik durum belgesi
6- 12 adet 4.5 cm x 6 cm boyutunda fotoğraf (Fotoğraflar son 6 ay içinde, önden, başı ve boynu açık, öğrenciyi kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş olmalıdır.)
7- Öğrenci katkı payı makbuzu (gerçekten kalktıysa buna gerek yok.)
8- Öğrenci Kayıt Formu (eğer varsa)

windows 8 pro'ya 29 tl ye geçin!!!


     Eğer 2 Haziran 2012 – 31 Ocak 2013 tarihleri arasında Windows 7 yüklü PC satın aldıysanız ve Windows 8 yükseltmesi yapmayı düşünüyorsanız bunun için microsofta kaydolup sipariş verdiğinizde 29 TL’ye Windows 8 Pro sürümüne yükseltme yapabileceksiniz. Microsoft’un bu teklifi ev kullanıcıları, öğrenciler ve teknoloji meraklıları için geçerli. Katılım uygunluğu olan bir PC, promosyon döneminde satın alınan ve geçerli bir Windows 7 OEM Orijinallik Sertifikası (Certificate of Authenticity) ve ürün anahtarı olan, aşağıdakilerin önceden yüklenmiş olduğu yeni bir PC’dir.

Windows 7 Home Basic;
Windows 7 Home Premium;
Windows 7 Professional veya
Windows 7 Ultimate.

      Bu teklife uygun olan müşteriler, Windows Yükseltme Teklifi için 28 Şubat 2013 tarihine kadar bu web sitesinden kaydolmalıdır.

      Müşteri kaydı ve Microsoft doğrulamasından sonra müşterilere, kayıt onay e-postası gönderilecektir. Windows 8′in Genel Kullanılabilirliği (GK) ve piyasaya sürümünde müşterilere, promosyon kodu ile birlikte bu yazılımı satın alma ve karşıdan yükleme talimatlarının yer aldığı bir e-posta gönderilecektir. Promosyon fiyatından yararlanabilmek için promosyon kodu, yükseltme sipariş işleminde gönderilecektir.

      Müşteriler, Windows 8 Pro’nun indirilebilir bir sürümünü satın alabileceklerdir. İsteğe bağlı kurulum DVD’si, ek bir ücret karşılığında, nakliye ve geçerli tüm vergi veya gümrük ücretleri de eklenerek gönderilebilir. Müşteriler, Windows 8′i karşıdan yükledikten sonra kendi kurulum ortamlarını, DVD veya USB’de de oluşturabilirler.
      Bu teklif, kayıt ve sipariş işlemleri için internet bağlantısı gerektirir. Not: telefon veya diğer erişim ücretleri geçerli olabilir. 29 TL’lik bu promosyon fiyatı, satın alınan her PC başına bir yükseltme ve müşteri başına en fazla beş yükseltme ile sınırlı. Microsoft daha önceki sürüm ürünlerden Windows 8′e yükseltmeyi ise bu kampanyaya dahil etmedi.

Eğer aşağıdaki markalarda ürün kullanıyorsanız sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
Acer
www.acer.com/windows8upgrade
ASUS
event.asus.com/2012/osupgrade/
Dell
support.dell.com/
Fujitsu
www.fmworld.net/globalpc/
HP
www.hp.com/go/windows8/
Lenovo
www.lenovo.com/support/windows8/
Panasonic
pc-dl.panasonic.co.jp/itn/support/win8info.html
Positivo
www.positivoinformatica.com.br/www/windows8/
Samsung
www.samsung.com/notepc/
Sony
dbiz.sel.sony.com/secure/public-irsp-content/windows8.html

21 Ağustos 2012 Salı

Office 2013 indir

 
Yıllardır kullanmaya alıştığımız, ofis programları diyince aklımıza gelen ilk program , gerçi onlarca ücretsiz benzerleri var ama, Microsoft , Office 2013’ü duyurdu. Reklamlara bakılırsa bayağı ek özellik sunulmuş ama 2010 ve 2007 dede olduğu gibi yeni şeyler anlaşılana kadar eskiyi aratıyor. Umarım bu yeni versiyonu biran önce anlarız. Bir diğer önemli konu ise win 7’den önceki sürümlere kurulamaması, anlaşılan Microsoft müşterilerine biraz para harcatmak istiyor.office 2013 sürümünün Windows 7 ve Windows 8 dışındaki işletim sistemlerinde Kurulamayacağı. Yeni versiyonun en büyük özelliklerinden birisi de dosyada çalışmaya kaldığınız yerden devam edebiliyor olmanız. Ve güzel bir reklam filmi hazırlamışlar denemek gibisi yoktur ama izleyebilirsiniz...

İNDİR (64 bit)  İNDİR (32 bit)