Sayfalar

24 Ağustos 2012 Cuma

Kavanoza koyulan taşlar, farklı bir yorum...

      Hemen hemen herkesin duyduğu bir hikaye ile yazıma başlıyorum ama devamı herkesin anlattığından farklı olacak okuyunca anlayaacaksınız.

      Bir üniversitede profesör sınıfa girdi, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan, kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde tas aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı. Kavanozun daha başka tas almayacağına emin olduktan sonra öğrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Öğrenciler hep bir ağızdan "Doldu" diye cevapladılar. Profesör "Öyle mi?" dedi ve kürsünün altına eğilerek bir kova çamur çıkarttı. Çamuru kavanozun ağzından yavaş yavaş döktü.
 
      Sonra kavanozu sallayarak çamurun taşların arasına yerleşmesini sağladı. Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Bir öğrenci "Dolmadı herhâlde" diye cevap verdi. Doğru" dedi profesör ve gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş tüm kum taneleri taslarla çamurun arasına nüfuz edene kadar döktü. Gene öğrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Tüm sınıftakiler bir ağızdan "Hayır" diye bağırdılar. "Güzel" dedi profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı.
 
      Sonra öğrencilerine dönerek "Bu deneyin amacı neydi" diye sordu. Uyanık bir öğrenci hemen "Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün, daha ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır" diye atladı. "Hayır" dedi profesör, "bu deneyin esas anlatmak istediği eğer büyük taşları bastan yerleştirmezseniz küçükler girdikten sonra büyükleri hiç bir zaman kavanozun içine koyamazsınız" gerçeğidir". Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken profesör devam etti: "Nedir hayatınızdaki büyük taşlar? Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayâlleriniz, sağlığınız, bir eser yaratmak, başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek!

      Büyük taşlarınız belki bunlardan birisi, belki bir kaçı, belki hepsi. Bu aksam uykuya yatmadan önce iyice düşünün ve sizin büyük taşlarınız hangileridir iyi karar verin.

     Bilin ki büyük taşlarınızı kavanoza ilk olarak yerleştirmezseniz hiç bir zaman bir daha koyamazsınız, o zaman da ne kendinize, ne de çalıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz. Bu da iyi bir is adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı gösterir" Profesör, ders bittiği hâlde konuşmadan oturan öğrencileri sınıfta bırakarak çıktı gitti...

      Yukarıdaki gerçek hikâye Kellog Business School'da (Northwestern Üniversitesi) Is İdaresi mastır öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi profesörü arasında geçer...

      Bu güzel hikayeden sonra gelelim diğerlerinden farkına bu hikayeyi dinleyenler hep çok geniş düşünmüşler ve diğer pek çok motivasyon anlatısı gibi bir kaç gün sonra unutmuşlardır. Çünkü burada ifade edilen şey hayatınızın anlamı üzerinedir. Ve bu kadar geniş uygulama isteyen motivasyon hikayelerinin etkisi malesef kısa sürer.
 
      Ben de sizden bu anlatılanı hayatınız için bir ritüel yapmanızı istiyorum ama bu kadar değil... Bu kadar basit değil hayatınızın her anına her karesine bunu uygulayın. Derslerinize çalışırken önce çok soru çıkan yerlere çalışın, ibadetlerinizi yaparken önce farz olan yapılması emredilen şeyleri yapın daha sonra isterseniz emredilmemiş ama yaparsanız sevap kazanacağınız şeyleri yapın. Bütün insanları sevin ama ailenizi daha çok sevin. Eğlenceye de vakit ayırın ama geleceğinize ayırdığınız vakit kadar değil...
 


 

Hiç yorum yok: